HAKKA GİDELİM
Tek tek ibret alıp dünden
Hazırlık yapıp bugünden
O namertler köprüsünden
Geçmeden Hakk'a gidelim
Çökmeden gönül sarayı
Deşmeden eski yarayı
O günde akla karayı
Seçmeden Hakk 'a gidelim
Silip kalpten öc'le kini
Ederek baç tacı Din'i
Birdenbire göç zehrini
İçmeden Hakk'a gidelim
Sayılmadan her birimiz
Sararmadan ak tenimiz
Titrek eller kefenimiz
Biçmeden Hakk'a gidelim
SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA
Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.
İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.
Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü’l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.
Ceddin İbrahim’in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.
Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.
Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a.
Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri Cennet tenindi,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.
Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şefâatin göster koyma A’râfa.
Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân,
Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!
Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,
Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin,
Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din!
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Her zerrene Halit feda bin defa.
Tasavvuf Yolcusundan,
ÖZLEMİM SOLMAYACAK YA RESULLULAH
Kalbim hasretinden Aşk-figanı oldu
Gönlümdeki derman sülufunu insanlara açtım
Kelebekler bile uçmaz oldu Bu devranda
Hasretin gün geçtikçe artıyor Ya Rasulullah
Hasretin içimde deryan-ı aşk gibi yanıyor
Sevgilerin en büyüğü sana olan özlemimdir
Ya Rasulullah,
Dermanımı bir kalbim bir de Yaradan biliyor
Kalplerimizde senin en derin sevgini yaşıyoruz
Ya Rasulullah
Deryan-ı figan gibi gönlümüzde akan sevgisin
Ey Nebi,
Gönüllerimizde Nur-i çeşmin akıyor
Bir ananın oğluna özlem duyması değildir bu,
Allahın Resulüne özlem duymaktır
Belki de alın yazımız bu kara bahtımız
Ya Rasulullah rüyamda senin nurla akan
Gül yüzünü gördüm,
Uyandım, kalktım ayağa elimi kalbime koydum
Kalbim özlem ateşiyle yanıyor
Ancak yüreklerimizin aşk-deryasıdır bu
Bu özleminle yanan ateş, hiç solmayacak
Yarınlar geçse de,
Özlemim solmayacak Ya Rasulullah
Özlemim bir gün bir gül gibi
Solacak olursa,
Gönlümde solan gülü tutacak olan
Benliğimi unutandır…
YALVARIRIM MEVLAM SANA
Bizi bu nefse ezdirme
Onun peşinde gezdirme
Hizmet yolundan bezdirme
Yalvarırım mevlam sana
Nefsin şerrinden kaçarak
Huzurunda alçalarak
Elim semaya açarak
Yalvarırım mevlam sana
Geceler dua ederek
Göz yaş ile hu diyerek
Her nimete şÜkrederek
Yalvarırım mevlam sana
Ağlayarak inleyerek
Aşk ile göz yaş dökerek
Hakk ismini zikrederek
Yalvarırım mevlam sana